ANKARA AKYURT İLÇE MİLLÎ EĞİTİM MÜDÜRLÜĞÜ

İlçe Milli Eğitim Müdürümüz Burhan AYCAN´nın 12 Mart Mesajı

İlçe Milli Eğitim Müdürümüz Burhan AYCAN´nın 12 Mart Mesajı

 

                                                                                12 MART VE İSTİKLAL MARŞI

Öncelik ile Afrin’de ve farklı yerlerde Teröre karşı mücade veren Kahraman Askerlerimize başarılar, Şehitlerimize Allah’tan rahmet diliyorum.

Mehmet Akif Ersoy, 1873-1936 yılları arasında yaşamış ünlü bir şairimizdir.

Kurtuluş Savaşı’nın en zorlu safhalarında, bir millî marşa ihtiyacımızın olduğunu fark eden Milli Eğitim Bakanlığı, 1921 yılında bu hususta bir şiir yarışması düzenler. 724 şiirin katıldığı bu yarışmaya para ödülü konur. Mehmet Akif, kazanacak şiire para ödülü konduğu için başlangıçta bu yarışmaya katılmadı.

Mehmet Akif’in kaleminin güçlü olduğu bilen o dönemin Millî Eğitim Bakanı Hamdullah Suphi (TANRIÖVER)’in ısrarı üzerine, kazansa dahi ödülü kabul etmeyeceğini açıklayarak bu yarışmaya katılır.

Mehmet Akif’in, Ankara Taceddin Dergâhında yazdığı “Kahraman Ordumuza” başlığını taşıyan şiiri, 17 Şubat 1921´de Ankara´da Sebilürreşad´da,  daha sonra da Kastamonu´da çıkmakta olan Açık Söz gazetesinde 21 Şubat 1921´de yayımlamıştır. 12 Mart 1921 günü TBMM’ce İstiklâl Marşı olarak kabul edilmiştir. Yarışmayı kazanan Mehmet Akif Ersoy, kendisine verilen 500 lirayı ihtiyacı olduğu halde almaz ve Türk ordusuna bağışlamışlar. SAFAHAT adlı eseri vardır. İstiklal Marşı‘nı hiçbir eserine almamıştır. Nedeni sorulduğunda “O benim değil, ulusumun eseridir” demiştir.

           Mehmet Akif Ersoy,  Kurtuluş Savaşı’nın kazanılacağına olan inancını, Türk askerinin yürekliliğine ve özverisine güvenini, Türk ulusunun bağımsızlığa, hakka, hukuka, yurduna ve dinine bağlılığını dizelere dökmüştür. “Milli Mutabakat” metni olan Şiirin bütünü, dörtlükler halinde yazılmış, 41/kırkbir dizedir.

           Her kelimede başlı başına yüceliş, estetik ve zerafetin yansıması görülür. Her kelimede ayrı bir sesleniş vardır. Seslendirilen ve dile getirilen şey, Türk Milleti’nin tarihidir. Milli Mücadele günlerinin namus ve şeref abidesine dönüşen şanlı direnişidir. Türk Milletinin geleceğe yönelik yaşama azmi, hayatta kalma kararı ve Allah’a kul olma sevdasıdır...

Korkma, sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak; diyerek Korkma ile başlar.

Hakkıdır, Hakk’a tapan, milletimin istiklâl diye biter.

Bestesini yapan Senfoni Orkestrası Şefi Osman Zeki Üngör: ’’İstiklal Marşı’nı bestelerken, Kocatepe’den İzmir’e koşan; kaçan düşmanı kovalayan Türk süvarilerinin coşkusunu ve atlarının nal seslerini ruhumda duydum.’’diyerek besteleme aşamasındaki duygularını dile getirmiştir.

İstiklal Marşı yeniden yazılamaz mı?  diye Merhum Mehmet Akif Ersoy’a sorulduğunda;  “Allah, bu millete bir daha İstiklal Marşı yazdırtmasın” demiştir.

Allah, bu millete bir daha İstiklal Marşı yazdırtmasın.

Başta Merhum Mehmet Akif Ersoy olmak üzere tüm ölenlerimizi ve şehitlerimizi rahmet ile anıyorum.

 

 

                                                                                      Burhan AYCAN

                                                                                       Akyurt İlçe Milli Eğitim Müdürü

 

 

İSTİKLAL MARŞININ 10 KITASI

Korkma, sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak;
Sönmeden yurdumun üstünde tüten en son ocak.
O benim milletimin yıldızıdır, parlayacak;
O benimdir, o benim milletimindir ancak.

Çatma, kurban olayım çehreni ey nazlı hilâl!
Kahraman ırkıma bir gül… ne bu şiddet bu celâl?
Sana olmaz dökülen kanlarımız sonra helâl,
Hakkıdır, Hakk’a tapan, milletimin istiklâl.

Ben ezelden beridir hür yaşadım, hür yaşarım.
Hangi çılgın bana zincir vuracakmış? Şaşarım!
Kükremiş sel gibiyim; bendimi çiğner, aşarım;
Yırtarım dağları, enginlere sığmam, taşarım.

Garb’ın âfâkını sarmışsa çelik zırhlı duvar;
Benim iman dolu göğsüm gibi serhaddim var.
Ulusun, korkma! Nasıl böyle bir îmânı boğar,
"Medeniyet!" dediğin tek dişi kalmış canavar?

Arkadaş! Yurduma alçakları uğratma sakın;
Siper et gövdeni, dursun bu hayâsızca akın.
Doğacaktır sana va’dettiği günler Hakk’ın…
Kim bilir, belki yarın… belki yarından da yakın.

Bastığın yerleri "toprak!" diyerek geçme, tanı!
Düşün altındaki binlerce kefensiz yatanı.
Sen şehîd oğlusun, incitme, yazıktır atanı;
Verme, dünyâları alsan da, bu cennet vatanı.

Kim bu cennet vatanın uğruna olmaz ki fedâ?
Şühedâ fışkıracak, toprağı sıksan şühedâ!
Cânı, cânânı, bütün varımı alsın da Hudâ,
Etmesin tek vatanımdan beni dünyâda cüdâ.

Ruhumun senden, İlâhî, şudur ancak emeli:
Değmesin ma’bedimin göğsüne nâ-mahrem eli!
Bu ezanlar-ki şehâdetleri dînin temeliEbedî
yurdumun üstünde benim inlemeli

O zaman vecd ile bin secde eder –varsa- taşım;
Her cerîhamdan, İlâhî, boşanıp kanlı yaşım,
Fışkırır rûh-i mücerred gibi yerden na’şım;
O zaman yükselerek Arş’a değer, belki başım.

Dalgalan sen de şafaklar gibi ey şanlı hilâl;
Olsun artık dökülen kanlarımın hepsi helâl.
Ebediyen sana yok, ırkıma yok izmihlâl:
Hakkıdır, hür yaşamış bayrağımın hürriyet;
Hakkıdır, Hakk’a tapan milletimin istiklâl!

 

                                         Mehmet Akif Ersoy

 

 

Yıldırım Mah.Dr.Neslihan Özenli Cad.No7 Halk Eğitim Binası Kat3 Akyurt/Ankara - 0312 844 18 55

MEB © - Tüm Hakları Saklıdır. Gizlilik, Kullanım ve Telif Hakları bildiriminde belirtilen kurallar çerçevesinde hizmet sunulmaktadır.